Yusuf ALİOĞLU ‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
Yazı Detayı
03 Mart 2022 - Perşembe 14:11 Bu yazı 2970 kez okundu
 
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
Yusuf ALİOĞLU
 
 

Her-hangi bir mekan, ticari alan ya da işyeri.

 

Tezgahın ardında duran ve seri bir şekilde siparişleri poşetleyen tezgahtar.

 

Sarıdan kırma zemini ve gümüş ayaklı cam kafesleri ile en fazla yarım metrelik tezgah. Alışların ve satışların, arz ve talebin gerçekleştiği çok boyutlu uzam.

 

Tezgahın beri tarafında sırasını bekleyen müşteriler. Birer arketip misali talep sahipleri, ihtiyaç adresleri, arz edilene belli bir fiyattan talip olanlar yani.

 

‘Tezgahtar, tezgah ve müşteri’ üçlüsünün daracık bir mekandaki kozmolojik oyunu.

 

Kopernik evreninden yatay bir kesit gibi zaman, mekan, madde ve hareket.

 

Biraz sonra irade sahibi ya da iradesiz tüm figürler geri çekilir. Çevrimsel tarihten, helezonik fizik yasalarından bir andır aslında yaşananlar. Darabalar kapatıldığında ya da kepenkler indirildiğinde sahnede sadece kirli beyaz fayansları ile küçük bir mekan vardır artık.

 

Seçim, beğeni, sunum, değerlendirme, mübadele, ihtiyaç, ikram, kabul, ticaret hep burada mı olmuştu. Psikolojik etütler, sosyolojik kareler, kişisel yetenekler, rengarenk görüntüler, yoklama çekmeler, her kafadan ayrı sesler, kefaletler, yazılı ve sözlü akitler, farklı noktalardan tek noktaya odaklanan bakışlar.

 

Nasıl olur? Bunca durumsallık bu minik mekana nasıl sığar?

 

Cabir Bin Hayyan yüzyıllar öncesinden görmüştü bu anı.

 

Ona göre insan kabiliyeti sınırsızdı. Küçücük bir çekirdeğe devasa fikirler sığdırabilirdi. Dağları, ovaları, denizleri harflerden örülü bir heybeye koyup sırtında taşıyabilirdi. Aklını kullanabilirse mevcut malzemeden değişik varlıklar yaratabilir, doğada saklı olanı açığa çıkarabilirdi. İcat değil yani keşif. Değil mi ki bütün zerreler etkileşim halinde idi ve her zerrenin kağıda dökülebilecek, aklın arşivlerine konabilecek bir matematiği vardı.

 

Evet, Hayyan’a göre bütün duygular matematik olarak ölçülebilirdi…

 

Tezgahtar Lehistan’lı müşterileri ile 10. yüzyıldan 15. yüzyıla Arapçadan Latinceye çeviriler yapıldığını konuştukça duvarlarda bir Sibeveyh silüeti dolaşıyordu. Sesler büyük bir özgüvenle soyut bir argüman olmadıklarını haykırıyor ve ping pong topu misali tezgahın ötesine ve berisine geçip işitsel peyzajda ne cevherler saklı olduğunu gösteren tepki, davranış ve duygulara neden oluyordu.

 

İşyeri uzamında canlı ve cansız varlıklar bir harita üzerine serpilmiş sular ve kıtalar gibi duruyordu. Malta Konferansı soğukluğunun dokunmadığı her eşya Marinos’un haritasında yerini ve sınırlarını biliyordu.

 

Tezgaha serilen kumaşlar ve Zigetvarlı Köse İbrahim Efendinin kumaşa çizdiği helyosentrik sistem. Müşteriler bir hayret avcısı gibi sessiz ve keskin bakışlarla, dünyayı evrenin merkezi kılan Batlamyus jeosentriğinden Kopernik’e yani güneş merkezli evren sistemine uzanan kumaş toplarının motiflerinde usul usul yüzüyordu.

 

Bu arada, konuyla ilgili makas değişikliğinin sebep olabileceği gerilimleri yumuşatmaya ve böylece arayı bulmaya çalışan İbrahim Müteferrika ise ‘bu dini bir konu değil. Önemli olan Allah’a iman etmektir’ diyordu.

 

Alıcıların ortasında beliren Bursalı Kadızade-i Rumi ise Pisagor matematiğinin yetersizliğine dikkat çekerek ‘Geometri bilmeyen giremez’ diyen Platon’a tam destek veriyor ve ‘Filozoflar, fakihler, memurlar ve yargıçlar zinhar geometri bilmelidir’ diye avazı çıktığınca bağırıp çağırıyordu.

 

Takas ya da para ekonomisi. İkisi de bir cebir mantığı ve cebir bilgisi ile yol alıyordu. Sanki Halife El-Me’mun emir vermiş de, cebir kitapları yazılmış da, büyük küçük herkes bu ilme vakıf olmuş gibiydi. Pazar yerlerinde dinar, dirhem, sikke, akçe, fels ya da penz üzerinden üçüncü ve dördüncü derece denklemler ile sürüyordu gündelik alış verişler.

 

Sıradaki alıcılar devirdaim ettikçe dünyanın kendi etrafında döndüğüne inananların sayısı artıyor, anneler çocuklarına yeni isimler veriyordu. Çünkü müşterilerin çoğu birazdan, 10. yüzyılın ikinci yarısında Tahran’da kurulan rasathaneye gidecek yolcular gibiydiler.

 

Gıyaseddin El-Kani geometrik olmayan cisimlerin hacmini ve yüzeylerini ölçmüşse müşteriler de pekala aldıkları malzemenin hacmini ve yüzeyini ölçebileceklerdi.

 

Doğu Afrika’dan Sumatra’ya ekvatorun uzunluğu hesaplanmışsa elbette tezgahtar da kulaçla keseceği kumaşın ölçüsünü tayin edebilecekti.

 

Bu arada ‘intihal’ mi demişti abanoz saçlı, pek heyecanlı tıknaz bir alıcı. Yabancısı değildik bu filmin. Mesela birilerinin Huneyn ibni İshak’a ait tıp kitabını ‘Galen’ adıyla ya da İbni Sina’nın kitabü-ş Şifa adlı eserindeki bir bölümü de Aristo ismiyle yayınladığını silmedik daha arşivlerimizden.

 

Her şey o kadar titiz ve dakik ilerliyordu ki, sanki 7. yüzyılda bilgi üretmeye başlayan ve 15. yüzyıl sonuna kadar tüm dünyaya ürettiği bilim ve tekniği sunan bir İslam dünyası bilimler sistematiği vardı karşımızda.

 

Her şey Cabir bin Hayyan’ın gördüğü sonsuz potansiyelin bir nokta üzerinde gösteri sırasını bekler gibiydi. Ve ilgililerine sufle verir gibiydi Hayyan: ‘Noktayı açın evren olsun, evreni dürün nokta olsun.’

 

Noktanın bilgisi her yerdeydi. Galaksiler festivali, atom altı parçacıklarının gala gösterisi.

 

Bu gösteri tüm insanlığa açık ve ücretsizdi.

 

Bu gösterinin amacı ‘eşyanın künhüne vukuf yollarını yoklamaktı.’

 

Bu gösterinin konusu bildiğimiz ve bilmediğimiz her şeydi.  

 

Bu gösterinin dili Adem ve Havva’nın dili idi.

 

Bu gösterinin mekanı Bağdat’taki bir tercüme bürosu, İznik’teki bir medrese, İstanbul’daki bir külliye, Diyarbekir’de El-Cezeri’ye mihmandar bir saray, Cündişapur’daki bir şifahane,  Roma’daki bir müze (acaiphane), Viyana’daki bir rasathane, Petersburg’daki hayalhane veya komedya denilen bir tiyatro, Berlin’deki bir matbaa (tab’hane) ya da Paris’teki bir atölye olabilirdi.

 

Çünkü bilgi Ademoğlu’nun müşterek malıydı.

 

Tayy-ı zamana ya da tayy-ı mekana gerek yok. Ayaklarınızı bastığınız yerden göz retinanız üzerinde belirecek kozmik ekran için tuşa dokunmanız yeterli.

 

Seyretmeye zamanınız var mı..?

 
Etiketler: ‘Tüm, İnsanlığa, Açık, ve, Ücretsiz, Gösteri’,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
21 Ekim 2025
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
454 Okunma.
09 Ekim 2025
Batı’da Şehir Tarihçiliği
877 Okunma.
04 Ağustos 2025
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
1784 Okunma.
14 Mayıs 2025
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1061 Okunma.
22 Nisan 2025
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5039 Okunma.
16 Mart 2025
ŞEBBİHALAR HER YERDE
713 Okunma.
09 Mart 2025
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
769 Okunma.
08 Eylül 2023
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3089 Okunma.
17 Ağustos 2023
Köprüler ve Çamurlu Sular
2416 Okunma.
13 Temmuz 2023
Biriktirdiklerim-7-
2210 Okunma.
27 Mayıs 2023
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2563 Okunma.
07 Mayıs 2023
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
1766 Okunma.
29 Nisan 2023
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1496 Okunma.
24 Nisan 2023
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2346 Okunma.
11 Nisan 2023
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2139 Okunma.
05 Nisan 2023
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1553 Okunma.
23 Mart 2023
“Ben de adayım”
1767 Okunma.
18 Şubat 2023
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2068 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1335 Okunma.
18 Şubat 2023
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1483 Okunma.
18 Şubat 2023
Biriktirdiklerim-6
1359 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
1598 Okunma.
08 Kasım 2022
Engerek Soyu
2043 Okunma.
16 Eylül 2022
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3521 Okunma.
05 Eylül 2022
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2167 Okunma.
22 Ağustos 2022
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
2900 Okunma.
02 Ağustos 2022
Libası İdrarlı Adamlar
2745 Okunma.
27 Haziran 2022
“Hayatın Anlamı” Nedir?
3978 Okunma.
21 Haziran 2022
‘Ey kötülük!’
2340 Okunma.
24 Mayıs 2022
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3151 Okunma.
05 Mayıs 2022
'Sıkıntı yok!'
2811 Okunma.
19 Nisan 2022
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
2928 Okunma.
08 Nisan 2022
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
2636 Okunma.
20 Mart 2022
Hakikate Tanıklık Nedir?
2602 Okunma.
09 Şubat 2022
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4526 Okunma.
13 Aralık 2021
Frankfurt'ta Bir Haşimi
6900 Okunma.
17 Kasım 2021
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5035 Okunma.
09 Eylül 2021
Harf Eken Kelime Biçer
5857 Okunma.
24 Ağustos 2021
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
3727 Okunma.
24 Haziran 2021
Çekilin aradan, maradan...
5577 Okunma.
15 Haziran 2021
'Biraz da ben konuşayım'
4433 Okunma.
28 Mayıs 2021
‘Apaçık’ Şiir
4596 Okunma.
06 Mayıs 2021
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
4783 Okunma.
22 Nisan 2021
Kitaplar Dolusu Susmak...
3761 Okunma.
16 Nisan 2021
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3414 Okunma.
23 Mart 2021
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
4753 Okunma.
18 Ocak 2021
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12164 Okunma.
22 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -5-
2588 Okunma.
10 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -4-
3039 Okunma.
04 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -3-
3276 Okunma.
30 Kasım 2020
Parayı Nereye Yatırmalı?
3055 Okunma.
26 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -2-
3438 Okunma.
16 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -1-
3487 Okunma.
19 Ekim 2020
Ne Zaman Reşit Olacağız?
4726 Okunma.
Haber Yazılımı