Mü'minlerin en temel özelliği, şahsını, iradesini, düşüncesini ve nefsini Yüce  Allah'a teslim etmesidir. 

Bir mü'min için, hak ve batıl, doğru ve yanlış, iyi ve kötü, sevap ve günah arasındaki farkı belirleyen tek kurul ve kriter vahiydir. 
Elbette peygamberler hariç hiç kimse masum değildir. İnsanlar, yaratılış gereği günaha düşebilir. 

Ancak mü'minler günahta ısrar etmez ve asla yanlışlarına doğru demez. 

Bilakis, onları doğrultur ve tövbe ile Rabbine yönelir. 

Her türlü fikir, ideoloji ve düşünceye maruz kaldığımız 21. yüzyılda, yaşantımızı gözden geçirmemiz önceliğimiz olmalıdır.  

Kıymetli din kardeşim; inandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlarsın. 

Acaba, ben inancım gereğimi mi yaşıyorum? Yoksa yaşam tarzıma göre inanmaya mı başladım?” diye başımızı iki avucumuzun arasına alarak sorgulamalıyız. 

İnancımıza göre dinimizi hayatımıza göre değil, hayatımızı dinimize göre uyarlamalıyız. 

İbadetlerimiz, aile ilişkilerimiz, iş hayatımız, ticaretimiz, kıyafetimiz, tükettiğimiz gıdalar, internet ve sosyal medya kullanımımız, hülasa bütün yaşantımızı islâmî hukukuna göre dizayn etmeliyiz. 

Eğer yaşantımız Yüce Allah'ın hukukuna uygun değil de nefsimize mahkûm ise, Yüce Rabbimizin şu uyarısını hatırlamakta fayda görmekteyim;  

“Kim, Allah’tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır. Şüphesiz Allah zalimler toplumunu doğruya iletmez.”  

Yine benzer diyer bir âyet'i Kerime'de Yüce Rabbimiz, bizi şu şekilde ikaz etmektedir! “Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın, (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?” 

Rehberimiz, önderimiz Hz.Muhammed (S.A.V) şöyle buyuruyor! “Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölüm sonrası için çalışandır. 
Âciz kişi de, nefsini hevâsına tabi kılan ve Allah’tan dilek(ler)de bulunup durandır.”  

Bu muhasebenin gayesi de sadece Allah’ın emirlerine uymak değildir. Bunun ötesinde, nefsimizi dinî hükümleri severek yerine getirmeyi arzulayacak seviyeye taşımalıyız. 

Yüce Allah (C.C)' bizleri nefislerimizin arzularına uyan kullarından eylemesin. 

Aksine nefislerimizi, kendi emirlerini severek yerine getirmeyi arzulayan kullarının zumresinden eylesin inşallah!  

Yüce Allah'ın rahmeti bereketi ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun İnşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle...
Mehmet KORKUTATA